Ekonomiyi gizli el mi yönetiyor?

1700’lü yıllarda Avrupa’da Adam Simith adında bir iktisatçı çıkmış, ekonominin insanlar tarafından yönetilemeyeceğinden bahisle, ekonomiyi gizli bir elin yönettiği teorisini ortaya atmıştı.

Ekonominin bugünkü halini göz önüne alınca Adam haklı galiba..

Neden?

Çünkü, ekonomi; bahara, kışa benzeyen bir doğa olayı gibidir.

Kışın gelmesine ya da  baharın gitmesine engel olabiliyor muyuz biz insanlar?

Hayır efendim, kışın soğuğunun derecesini ölçerek ancak soğuktan korunmak için önlemler almamız gerekiyor hayatta kalabilmek için.

İnsanoğlu maalesef çağımıza kadar, bir kış hükmündeki ekonomik krizlere çare bulamadı.

Kriz geldikten sonra onun yıkıcı etkilerinden kurtulmak için, iyi günlerde elde ettiği birikimlerle krizi az hasarlı atlatabilenler şanslıydı.

Peki ekonomiyi kimler yönetiyor/yönetemiyor, ekonomiyi yönetme makamında oturanlar, ekonomiyi yönetme adına neler yapıyor?

Ekonomiyi yönetenler ekonomide işlerin iyiye gittiğini anlayabilmek için bazı gösterge rakamlara bakıyorlar. Bu rakamlara göre ekonominin gidişatı hakkında bilgi sahibi oluyorlar. Bilgi sahibi olmak da yönetmek anlamına gelmiyor, ekonomi kendi devinimi içinde sürüp gidiyor.

Nedir bu gösterge rakamları?

İşsizlik seviyesi, işsizlik maaşı başvuruları, PMI(Parchasing Managers Index-Satınalma Yöneticileri İndeksi), CDS rakamları, enflasyona karşı reel büyüme rakamları, satın alma gücü paritesindeki artış..

İlk aklıma geliverenler bunlar.. Daha fazlasını saymak mümkündür. Her birinin içeriği ayrı bir yazı konusu.

Ancak bunları saymadaki amacım bilgi ukalalığı yapmak değil. Dikkat ettiysek, sayılan gösterge rakamları,(PMI hariç) ekonominin geldiği hali anlayabilmek içindir.

İnsanlık ekonomik krizleri önleyebilmek için henüz bir icat yapmış değildir. Benzetmemizden hareketle, insanlık kışın gelmesini engelleyemediği gibi, ancak kışın şiddetinden korunmak için önlemler almayı öğrenebilmiştir.

Aynı şekilde, ekonomik krizlerden kurtulmak için bir yöntem bulamadığımız gibi, ancak krizin yıkıcı etkilerinden kurtulmak için bazı yöntemlere başvurmuşuz.

Nedir bunlar?

Krizde işsiz kalanlara işsizlik sigortası maaşı bağlanması, işverene işçi çıkarmaması ya da ilave istihdam  karşılığında devletçe sgk prim desteği sağlanması, devletin kriz dönemlerinde daha çok borçlanarak harcamalarını arttırması, iyi günlerde fonlarda biriken paraların harcanması…

Ekonomik durumun iyi olmasını, ekonomiyi oluşturan öğelerden kişilerin, şirketlerin ve dahi devletin gelirlerinin giderlerini karşılaması olarak tanımlarsak, devletin gelirlerinin giderlerini karşılamasını ölçmek basit iken, şirketler ile ailelerin gelirlerinin giderlerini karşılayıp karşılamadığını bir bütün olarak ölçmek ve anlamak son derece zordur.

Ekonomi, krize girdiğinde kim bilir kaç bin tane insan(aile) krize giriyor, inim inim inliyor da bilen yok.

İntiharlar olduktan sonra anlıyoruz insanların ekonomik krizini.

Öyleyse, ekonomik krizi gelmeden önce bilemeyen, insanlar ve aileler bazında ne boyutta yaşandığı hakkında tam bilgiye sahip olamayan ekonomi yönetimi(!) ekonomimizi yönetebiliyor mu?

Yoksa çıkan krizleri sonradan kabullenerek bir şey bildiğini ve yönettiklerini mi sanıyorlar.

Bence ekonomiyi gizli bir el yönetir diyen Adam haklı galiba?

Ekonomiyi gizli bir el(ALLAH) yönetiyor, insanlığın onuru peygamberimizin dediği gibi fiyatları Allah belirliyor.

Gerisi lafı güzah.

Ekonomiyi yönettiğini sananlar ekonomik krizlerin yıkıcı etkilerine karşı iyi günlerimizden kalma birikimlerle yeterli önlemi alsınlar bize yeterlidir.

Son söz olarak, kışlar kalıcı olmadığı gibi, ekonomik krizler de kalıcı değildir. Ancak gittiği zaman kapımızı tekrar çalacaktır. Buna hazırlıklı olmamız lazım.

Yarınlarımız umut, günleriniz huzurla dolsun..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir