Vergi kaçakçılarının korkulu rüyası “İhbar tazminatı”

Çalışanlar.Net-Vergi kaçakçısını ihbar eden, ihbar sonucunda tahakkuk edip kesinleşen vergi ve cezaların %10’unu ihbar tazminatı olarak talep edebiliyor. Ödenen tazminat bazen milyon TL’yi bulabilirken, bu uygulama vatandaşça pek bilinmiyor. İşte ayrıntılar:

İhbar, vergi incelemesinin başlatılmasında ve vergi kayıp ve kaçağının önlemesinde önemli rol oynamaktadır. Bu amaçla etkili bir ihbar müessesinin gerçekleşebilmesi için bunun ödülle yani “ihbar ikramiyesi” ile teşvik edilmesi gerekmekte olup, bu uygulamadan geniş kitlelerin haberdar olmaları sağlanmalıdır.

Ayrıca ihbar ve şikayette kişilerin “sosyal sorumluluk” kapsamında davranmaları gerekmektedir.

Kanuni Dayanak (Müstenidat):

Vergi Hukukunda ihbar müessesesinin kanuni dayanağını, 26.12.1931 tarih ve 1905 sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkında  Kanun” oluşturmaktadır.

Ayrıca 3071 sayılı Kanun çerçevesinde vergi kayıp ve kaçağı veya Gelir İdaresi hizmetleriyle ilgili konulara ilişkin ihbar, şikayet ve müracaat dilekçelerinin işleme tabi tutulmasıyla ilgili olarak 22.11.1990 tarih ve 1990/1 sayılı  ve 20.01.2000 tarih ve 2000/1 sayılı İhbarlar İç Genelgeleri yayımlanmıştır.

Bu Kanun ve genelgelere göre;

– Adı, soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh adresi bulunmayan veya yanlış isim ve adres bulunan ihbar ve şikayet konusu dilekçeler işleme konulmayacaktır. Ancak bu tarzda yapılan ihbar ve şikayet konusu dilekçelere, inandırıcı mahiyette, olayla ilgili yeterli bilgi ve belgeler eklenmiş ise herhangi bir işlem yapıp yapmama hususu, bu dilekçelerin gönderildiği Makamın takdirinde olacaktır.

-Yapılan ihbarın somut olaylara ve delillere dayanması gerekmektedir. Bunun için yapılan ihbarlarda gerektiğinde muhbirden bilgi ve belge istenebilecektir.

-Söz konusu kanun kapsamına giren ihbarlara istinaden tahakkuk eden vergi ve vergiye bağlı cezalar üzerinden %10 oranında ikramiye verilir. Bunun için; ikramiyenin üçte biri verginin kesin olarak tahakkukunda, üçte ikisi ise verginin tahsilinden hemen sonra ödenir. Ancak kesilen cezalarda “cezaların kişiselliği” prensibi geçerli olduğundan, ihbar ikramiyesinin tahsilattan sonra ödenmesi uygun olacaktır. Nitekim Danıştay 7. Dairesi de bir uyuşmazlıkta aynı yönde karar vermiştir.

-İhbar ikramiyesi, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV gibi sürekli vergileri ihbar edenlere ödenir. İhbar ikramiyesi sadece süreklilik  arzeden vergi ile vergi aslına bağlı cezalar üzerinden hesaplandığından, gecikme zammı, gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları, ihbar ikramiyesinin hesabında dikkate alınmayacaktır. Bunun yanında muhbir, ihbar ikramiyesi istiyorsa, bu durumu da açıkça ihbar dilekçesinde “ihbar ikramiyesi istiyorum” diye belirtmek zorundadır.

-Görevleri gereği vergi işleriyle uğraşan görevliler ihbar ikramiyesinden yararlanamayacaktır.

-İhbarda bulunan, inceleme bitmeden ihbarından vazgeçmemelidir. İnceleme başlamadan veya incelemenin herhangi bir aşamasında, ihbarından vazgeçtiğini bildiren muhbire ikramiye ödenmeyeceği açıktır.

-Muhbirin vergi kaçırmaya dahil olup, olmamasının önemi yoktur. Bir mükellefin vergi kaçırmakta olduğunu bilen ve delilleriyle bu kaçakçılığı haber veren muhbirlere ikramiye ödenmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

-Muhbirin ihbarda bulunduğu kişi veya kuruluşun muhasebecisi, ortağı, yöneticisi veya çalışanı olması kendisine ihbar ikramiyesi ödenmesini engellemez.

-Muhbirlerin isimleri, 22.11.1990 tarih ve 1990/1 sayılı İhbarlar İç Genelgesi uyarınca kesinlikle gizli tutulur ve açıklanmaz. Bunun tek istisnası, “Aramalı Vergi İncelemesi” ile ilgilidir. Vergi Usul Kanunu’nun 142. maddesine göre, “İhbar üzerine yapılan aramada, ihbar sabit olmazsa, nezdinde arama yapılan kişi, muhbirin adının bildirilmesini isteyebilir. Bu takdirde vergi dairesi, muhbirin ismini bildirmeye mecburdur.” bu Kanun hükmü ile asılsız ihbarlar karşısında mükelleflerin korunması sağlanmak istenilmiştir. Ancak ihbar asılsız olsa bile yapılacak vergi incelemesi arama yapılmasını gerektirmiyorsa, muhbirin kimliği açıklanmaz.

-Muhbirlere verilen ikramiyelerin vergilendirilmesi, Gelir Vergisi Kanunu’nun 2.maddesinde yer alan yedi gelir unsurundan herhangi birinin kapsamına girmemektedir. Bu nedenle ihbar ikramiyesi Gelir Vergisine tabi olmayacak, ancak ivazsız(karşılıksız) bir intikal olması nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisinin konusuna girecektir. Ayrıca bu konuyla ilgili Danıştay 11. Dairesinin kararı da aynı doğrultudadır.

-İhbar üzerine vergi inceleme elemanlarınca ayrıca “İhbar İkramiyesi Raporu” düzenlenmelidir. Bu Raporda tahakkuk eden vergi ve kesilecek cezanın ne kadarının muhbir tarafından ihbar edilen konulara ilişkin olduğu belirtilmelidir. Muhbirin ihbar ettiği konular dışındaki tespitler dolayısıyla muhbire ihbar ikramiyesi ödenmeyecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir