Sosyol güvenlik açıkları kara delik midir?

Türkiye’nin doğusunda emeklilerine çok düşük emekli maaşı ödeyen Rusya bulunurken,  batısında ise emeklilerine çok yüksek meblağlarda maaş ödeyip batmış bir Yunanistan bulunmaktadır.

Öyleyse ‘Türkiye’nin, mutedil olup emeklilerine bütçesinin elverdiği ölçüde optimal maaş  ödemesi lazım’ deyiveriyor insanın mantığı.

Öyle mi? Bakalım..

Sosyal güvenlik sistemine gelir/gider dengesi açısından baktığımızda, Türkiye’de şu anda, emekli maaşları olması gerektiğinden yüksektir.

Çünkü soyal güvenlik sisteminin 2014 yılında verdiği açık 50 milyar lirayı aşmış bulunmakdadır.

Yani sosyal güvenlik sisteminin gelirleri giderlerini karşılamamaktadır. Bir başka deyişle, sosyal güvenlik sisteminin 2014 yılında, sorumluluklarını yerine getirebilmesi için hazineden sisteme 50,5 milyar lira kaynak aktarılmıştır.

Bu tür rakamların büyüklüğünü anlayabilmek için alakalı oldukları başka türlü büyüklüklerle karşılaştırmak gerekir.

Biz burada, bu kaynak hazineden aktarıldığına göre, Türkiye’nin bütçe büyüklükleri ile karşılaştıracağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin son 5 yıllık bütçe büyüklükleri, 2010 yılı için 254,3 milyar, 2011 yılı için 296,8 milyar, 2012 yılı için 332,5 milyar, 2013 yılı için 389,7 milyar ve 2014 yılı için ise 425,8 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir.

Aynı yıllar için sosyal güvenlik açıklarına baktığımızda,  2010 yılı için 41,8 milyar, 2011 yılı için 37,3 milyar, 2012 yılı için 40,7 milyar, 2013 yılı için 47 milyar ve 2014 yılı için ise 50,5 milyar Türk lirası olmak üzere,  her yıl sosyal güvenlik sisteminin açık verdiğini görmekteyiz.

Sosyal güvenlik açıklarının gerçekleşen bütçeye göre oranlarının ise, 2010 yılında %16, 2011 yılında %13, 2012 yılında %12,24,  2013 yılında %12,06, 2014 yılında %11,86 olarak gerçekleştiğini müşahede etmekteyiz.

Burada dikkat etmemiz gereken nokta, sosyal güvenlik açıklarının oransal olarak Türkiye Cumhuriyeti bütçesine göre giderek azalmasıdır.

Böyle giderse sosyal güvenlik sistemi yıllar içerisinde gelir/gider dengesini sağlayacak ve hazineden herhangi bir destek almadan kendi ayakları üzerinde durabilecektir.

Bu iyi bir şey midir?

Tartışılır..

Devlet egemenlik gücünden kaynaklı, hiç bir gerekçe göstermeden vatandaşından vergi toplama hakkına sahiptir ve bu topladığı vergilerle her yıl bütçesini yapmaktadır.

Devlet, oluşturduğu bu bütçeyi kullanarak, vatandaşları arasında oluşan gelir adaletsizliğini, değişik vesilelerle gidermeyi hedeflemelidir.

Üst gelir grubundan alıp alt gelir grubuna vermek devletin en temel ekonomik görevlerinde birisi olmalıdır.
Yoksa toplumda gelir dağılımı git gide bozulur. Sermaye temerküz eder, insanların çok az bir kısmı, efendileşirken; büyük bir kısmı köleleşir.

Emekliler, gelir piramidinde toplumun tabanını oluşturmaktadır.  Toplumun tabanını oluşturan bir kesime devletin gelirlerinden kaynak aktarması,  hem gelir dağılımının eşitlenmesine katkı sağlayacak, hem de  ekonomiye büyük bir can suyu niteliği taşıyacaktır.

Bu nedenle, Türkiye, kendi öz kaynakları ile karşılayabileceği kadar sosyal güvenlik açığını sürelikli  sabit tutmalıdır. Bu sayede, ayrıca başka bir şey yapmasına gerek kalmadan,  emeklilerine, ekonomik gelişmişlikten pay vermiş olacaktır.

Bu açıdan baktığımızda, ‘sosyal güvenlik açıkları, kesinlikle bir kara delik değil hatta toplumsal gelir adaletini dengelemede bir araçtır’ diyebiliriz.

Burada ölçü şu olmalıdır:Hazine sosyal güvenlik sistemine, kendi öz kaynaklarından kaynak aktarmalı, borçlanarak kaynak aktarmamalıdır.

Borçlanarak kaynak aktarırsa,  faiz lobisine karşı, gerçek bir kara delik oluşmaya başlamış demektir.  İşte o zaman işin sonu Yunanistan’a doğru gider.

Yunanistan ne yapmıştı hatırlayalım…

Emeklilik maaşını yüksek, yaşını ise düşük tutarak, emekli Cenneti haline gelen ülkede,  emeklilerin maaşını ödeyebilmek için süreki borçlanmıştı. Borç sarmalında kurtulamayınca da iflasın eşigine gelmişti.

Öte yandan Rusya’ya baktığımızda, emeklilerine 50-100 dolar arasında emekli maaşı vererek, vatandaşını mutlu etmeyen bir devletle karşılaşmaktayız.

Rusyanın bütçesi her sene fazla vermektedir ve hazinesinde dudak uçuklatan miktarlarda  ekonomik değerler mevcuttur.

Vatandaşından kısarak zengin olan bir devlet geleneği, bize ters düşmektedir.
Bizde “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” anlayışı hakimdir.

Bir devleti oluşturan bireyler ve aileler mutlu ise o devlet çok güçlüdür, kimse o devleti yıkamaz.
Seçimcen önce ya da sonra emekli maaşlarında bir miktar daha iyileştirme yapılması, Türk halkı için iyi bir kazanım olacağı kanaatindeyim..

Gününüz huzur, yarınlarınız umutla dolsun…

Abdullah TÜRK

abdturkiye @ gmail.com

Facebook

Twitter

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir